Kesinlikle pandispanya + 1. En fazla ekleme yapabilirim bir kuple.
Büyüklük sizde kalsın, zeytin dalını siz uzatın. Yalnız şöyle bir durum var, genelde insan annesinden böyle şeyleri beklemediği için duydukları zaman inanmayabiliyorlar. Sonra da "Eşim annemin kuyusunu kazıyor" olarak algılayabiliyorlar. Kaynana sorunu yaygın bir sorun. "Beğenmeyen küçük oğluna almasın" diye atasözü var ki küçük oğlanın da ne kadar değerli olduğunu anlatır. Hem evde hiç yalnız kalmayan kadın birden yalnız kalacakmış, hem de en değerli oğlu "elinden alınarak" (Kesinlikle böyle düşünüyordur) Eğer siz itidal sahibi ve ılımlı olmazsanız, işler daha da çirkefleşir. Geçen senelerde benzer bir durumdan arkadaşım şikayet ediyordu, eşi ona inanamadı. Kötülüğünden değil, annesini düşünemedi o şekilde. Çünkü insanın annesi kendine pamuk gibi görünüyor, yavru kuşuna bakan anne kuşu öyle düşünemiyor. Daha önce de öyle tecrübesi olmadıysa çirkefleşmeye meyilli olabileceğine inanamıyor. Arkadaşımın eşi işten eve geldiğinde annesi fark etmemiş ve kıza bağırmaya devam ediyormuş. Adam şok olup "Anne sen ne yapıyorsun" demiş. Bunu işyerinde anlattığında, o kadar çok kadın ve erkek "Ben de eşime anlatsam bana da inanmaz, o yüzden ağzımı açamıyorum" dedi ki ben şaşırdım. Annelerimizi idealize ediyoruz.
Nişanlınızla ilişkiniz hazır çok güzelken konuşun onunla, geç olmadan bilsin bazı şeyleri ama tutumunuzdan "Annenle barışmak istiyorum, çok üzülüyorum aramızın kötü olmasına" şeklinde bahsermeniz önemli. Burada suçlu yok. Annelerimizin kocalarıyla arası, cinsel hayatları, vb. farkında olmasak bile o kadar kabus gibi ki, kocaya yeterince sevgi veremedikçe içinde kalan enerjiyi çocuğa yöneltiyor, o tarafa kanalize ediyor. Facebook'ta çocuk sahibi arkadaşlarınızın fotoğraflarına bakın. Evlendikten sonra koca ile fotoğrafları çok olan kadınların, çocuk sahibi olduktan sonraki fotoğraflarına bakın. Koca resimden çıkmış gitmiş ve onun yerinin çok daha fazlasını çocuk resimleri almış olabiliyor. Evet, bu bir mucize ve evlat sevgisi apayrı. Ama bu, kocanın resimden çıkmasına neden olmamalı. Bu süreçten sonra, çocukları çocuktan daha çok sevgili gibi oluyor, büyüyen bir çocuk da bir daha bu çocuk+sevgili sevgisinin bileşkesini başka kimsede bulamıyor. Bu yüzden de "Ana gibi yar olmaz" diye hastalıklı atasözleri çıkarıyoruz. Dolayısıyla bir gelin de aslında "yarini elinden alan başka bir kadın" gibi oluyor. Bu, eşin suçu hiç değilken, bir o kadar annenin suçu da değil. Kadıncağız yıllar yılı o şekilde yetişmiş ve yaşamış; iki sevgilisi elinden gitmiş, son sevgilisi ve evini dolduran, hayata tutunduğu dal da gitmek üzere. Ruhu savaşçı çıkmış ve sahip olduğunu kavgasız bırakmıyor. Onun bu şekilde yaklaştığını unutmayın. Ona sinirlenmeyin, onun için üzülün. Ailenin her zaman bir parçası olacağını hissettirin, hatta şu süreçte birlikte yemeklere çıkın. Bir oğul kaybetmediğini, tam tersine bir kız kazandığını hissetsin. Akşam yemeklerini onunla birlikte yiyin. Böylelikle kendisi rahatlayınca, sizi de daha rahat bırakır. Örneğin, "Anneni çok ihmal ettik, yalnız kaldı. Onunla bir yemek yiyelim, gidelim bir elini öpelim" falan diyebilirsiniz. Çünkü bu kavgalar aslında imdat çığlığı ve bu kadın bu yaştan sonra değişmeyecek.
0